Zaman zaman bulunduğumuz ortamların bizim kendi iyi oluşumuzu etkilediğini fark ederiz. Aslında maruz kaldığımız durum kasıtlı ya da kasıtsız olarak uygulanan bir manipülasyondan ibaret.

Karşımızdaki kişiyi önce değersiz ve yeteneksiz hissettirmek, kendini geliştirmesini, yetiştirmesini engellemek ve ara ara da davranışlarımızla veya sözlerimizde bu yeteneksizliği ve değersizliği vurgulamak.Uzaktan baktığımızda kendimize uygulanmasına izin vermeyeceğimiz bir tutum gibi gelse de bütün aşamaların oldukça yavaş ilerdiğini düşünürsek kendimizi karşımızdaki insanın/insanların çizdiği sınırlara ve yönlendirmelerine muhtaç gibi hissedebiliriz. Böyle durumlarda içerisinde bulunduğumuz bu kaptan çıkmak elbette çok zor ve sancılı bir süreç olacaktır. Fakat değişimden kaçınmak ve bu bu kabın içerisinde olmaya devam etmek ise uzun vadede bize çok daha büyük etkiler bırakacaktır.
Peki böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda ne yapabiliriz?
1- Kendi değerimizi yeniden keşfetmek.Örneğin bize bu duyguları hissettiren/manipülasyona maruz bırakan bir iş ortamı ise bu işe henüz girmeden önceki süreci düşünebilir, iş dışındaki becerilerimizi, hobilerimizi düşünebilirsiniz.
2- Süreci gözden geçirmek. Belki not etmek.Kendinizi birden kademeli olarak artan bir manipülasyon ortamı içerisinde buldunuz. Bu denli şiddetli hale gelmeden önceki her bir adımı incelemekte fayda var. Sizin şu an hissettiğiniz duyguları oluşturan bütün durum ve düşünceleri bir yerlerde toparlamanız ve üzerine düşünmeniz gerek.
3- Hissettiğimiz duyguları tanımak, adlandırmak.Bütün bu manipülasyon karşısında hissettiğimiz duygular nedir? Değersizlik, ümitsizlik, pes etmişlik, yalnız kalmışlık...
İşte tam da burada bu duyguları keşfetmek ve yorumlamak çok önemli. Bu, hem içerisinde bulunduğumuz durumu bize daha net bir biçimde gösterecek hem de kendimizi daha yakından tanımamızı sağlayacaktır.